Yükleniyor...

Büyükdere Mah. Atatürk Bulvarı Selinsu Apt. No:255/3 Eskişehir

Ventriküler Septal Defekt

Ventriküler Septal Defekt

Ventriküler Septal Defekt (VSD), iki ventrikül (karıncık) arasındaki defekt (delik) olarak tanımlanır. Doğuştan kalp hastalıklarının en sık nedeni olup tüm doğuştan kalp hastalıklarının % 25-30’nu oluşturmaktadır. VSD’ler çok küçük asemptomatik boyuttan, büyük  kalp yetersizliğine neden olacak boyutlara kadar değişebilirler. Küçük ve orta boy defektlerde sol kalbin volüm ve basınç yüklenmesi olur. Defekt büyükse ve pulmoner hipertansiyon varsa sağ ventrikülde de volüm, basınç yüklenmesi olur. VSD’lerde pulmoner akım artar, sistemik akım azalır. Akciğer damar basıncının uzun süre devam ettiği durumlarda şant tersine döner, siyanoz (morarma) ortaya çıkar. Buna "Eisenmenger Kompleksi" denir.

 

VSD’si olan hastalar, VSD’nin tipi ve boyutuna göre farklı klinik tablolarla doktora başvurabilirler. Küçük VSD’li bir hastanın herhangi bir şikayeti olmayabilir. Büyüme ve gelişmesi genellikle normaldır. Orta-geniş VSD’li hasalarda ise süt çocukluğu dönemi boyunca büyüme gelişme geriliği, çabuk yorulma, sık üst solunum yolu ve akciğer enfeksiyonları ve kalp yetersizliği  görülebilir. İlerleyen yaşlarda, eğer müdahale edilmemiş ise pulmoner hipertansiyon ve buna bağlı olarak da siyanoz ve Eisenmenger sendromu gelişebilir.

 

Fizik inceleme bulguları da VSD’nin tipi ve boyutuna göre farklıdır. Göğüs dinlendiğinde 2.-4/6 derecelerde pansistolik üfürüm duyulur. Aynı yerde sistolik tril alınabilir. Kesin tanı ekokardiyografi ile konulur. Defektin tipi, boyutları, yerleşimi, üzerinden olan şant miktarı, kalp boşluklarında VSD’ye bağlı gelişen değişiklikler, kalp içi basınçlar ekokardiyografi ile değerlendirilip, hastanın tedavi ve izlemi planlanabilir. VSD’lerin %50-60’ı 5 yaşına kadar kendiliğinden kapanır. Küçük defektlerde bu durum daha sıktır. Bu VSD’ler yaşla birlikte genişlemez, boyutları küçülebilir. İnfektif endokardit (kalp iltihabı) nadiren görülebilir. Kalp iltihabına  karşı diş hijyeninin sağlanması ve gerektiğinde antibiyotik profilaksisi önemlidir. Büyüme ve gelişmesi iyi olan hastalardan korkulmaması gerekir. Bunlara takip yeterlidir herhangi bir tedavi veya müdahale gerekmeyebilir.